Bayan Vadim Jane Fonda

Genç kadın, beni görür görmez kocasından şikayete başladı: «Bu sabah Vadim bana demediğini bırakmadı. Ama bağırmakta, kızmakta da doğrusu haklıydı. Çoraplarının hepsi kaybolmuş, ayağına giyecek bir şey bulamadı. Her halde çorapları ipte asılıyken birisi çalmış olacak. Ona yeni çorap almam gerekirdi unutmuşum. Pazartesi unuttum, salı unuttum, çarşamba da unutmuşum. Tabii bu sabah kızılca kıyamet koptu. Kocam bana söylenirken bir ara ‘sen ne biçim ev kadınısın’ demeyi de ihmal etmedi… Gerçekten de öyle, ben hiç de iyi bir ev kadını olamadım.»





Sinema dünyasının sevimli yıldızı Jane Fonda'yla karşılıklı sohbet etmek için bir hayli zaman beklemiş ve nihayet yeni filmine başlamadan genç kadından randevu almıştım. Niyetim ona ev hayatı hakkında sorular sormak, sinema yıldızı Jane Fonda'nın evinde Bayan Vadim olarak nasıl yaşadığını, ne gibi zorluklarla karşılaştığını öğrenmekti. Fakat genç kadının beni karşılar karşılamaz dert yanmaya başlayacağını da aklıma getirmemiştim. Fakat genç kadının çok mutlu olduğunu da anlamak hiç güç olmadı... Eşine çorap almayı unuttuğu için üzüntü çeken, kendisini iyi bir ev kadını olmamakla itham eden bu şöhretli genç kadının endişesinin kaynağını keşfetmiştim.





Vadim'i dilediği kadar mutlu yaşatamamaktan, onun isteklerini gerektiği şekilde karşılayamamaktan korkuyordu. Bu da üç yıldır evli olan karı - kocanın iyi anlaştığına bir işaret değil de neydi? Laf arasında Jane Fonda çocuk meselesine bir kere daha temas etti, ünlü yıldızın Vadim'le evlendiği günden beri anne olmak istediği biliniyordu, fakat film çalışmaları arasında genç kadının bir süre daha sabretmesi gerekmişti. Jane Fonda söz arasında, «Bana kalsa 'Hurry Sundown' isimli filmi tamamladıktan sonra anne olmak için eve çekilirdim. Fakat Vadim Barbarella'yı çevirmek istiyordu ve bu filmde ancak ben başrolü oynarsam filmin başarı kazanacağına inanmıştı. Kocamı kırmamak için hemen Barbarella'nın hazırlıklarına başladım.»





Jane Fonda, Vadim'le evleninceye kadar bir kere bile mutfağa girmemiş, ev işlerinin nasıl yapıldığına dair en küçük bir bilgi dahi edinmemiş. Fakat kocasının ömrünün sonuna kadar lokantalarda yemek yemesine de gönlü razı olmadığı İçin önüne önlüğü takıp mutfağa girmiş. Jane ilk pişirdiği yemeklerden söz ederken: «Vadim bir süre yanık, ya da çiğ yemek yemekten hasta oldu. Her akşam sofrada önüne konan yemekler yenmeyecek kadar kötü oluyordu. Ben bile kendi pişirdiklerimi yiyemediğim halde kocam hiç itiraz etmeden, yüzünü buruşturmadan o mide bozucu yiyecekleri yiyordu. Neyse şimdi güzel yemek pişirmeyi öğrendim, kocam da mide hastası olmaktan kurtuldu.»





Jane Fonda, Roger Vadim ile evlendiği zaman birçokları, «Vadim, Jane'in şöhretinden faydalanmak istiyor. Karısını öne sürüp Hollywood'da kendine iş bulmaya çalışacak» demişlerdi. Fakat Jane kocasının böyle bir düşünceyi asla aklına getirmediğini belirtirken, «Vadim, dünyanın en kabiliyetli rejisörüdür. Ben ona aşığım. Kocamın da beni sevdiğini biliyorum...» diyordu.

Jane Fonda, Vadim'le tanışmadan önce evliliğin tamamen aleyhinde olduğunu açıkladı. Genç kadın, «Babamla annemin bir arada sürdükleri cehennem hayatı, sonra da kardeşimle benim çektiğimiz sıkıntı doğrusu beni çok yıldırmıştı. Herkesin evlendikten sonra bedbaht olacağına inanıyordum. Fakat Vadim'le tanıştıktan sonra durum tamamen değişti. O başka erkeklere benzemiyordu. Ama şayet Vadim'le beş yıl önce tanışsaydım belki de evliliğimiz uzun ömürlü olmazdı, yahut belki de hiç evlenmezdik. İnsan yaşlandıkça akıllanıyor, geçirdiği tecrübelerden sonra düşünceleri de değişiyor.»





Amerikan sinemasının uçarı genç kızı, ağır başlı, bir ev kadını havası içinde benimle konuşurken gözlerinde mutluluk parıltıları uçuşuyordu. Gerçi evin hemen bütün yükü onun üzerindeydi, ama o, durumundan şikayet etmiyor bilakis Bayan Vadim olmaktan büyük zevk duyduğunu anlatmak istiyor. «Vadim'i niçin sevdiğimi mi öğrenmek istiyorsunuz, açıklayayım: Bunun o kadar çok sebebi var ki... Bir kere son derece sakin, ve olgun bir erkek... İradesi kuvvetli. Her konuda bilgisi var. Dünyanın en çapkın erkeklerinden biri olarak tanınmasına rağmen ağır başlı bir aile reisi. Bana karşı her zaman çok müşfik ve anlayışlı davranıyor... Kocamla her konuda gayet iyi anlaşıyoruz. Zevklerimiz bir, meslek hayatımızda aramıza rekabet girmesine imkan yok. Kocamın beni aldatmayı düşüneceğini ise bugüne kadar aklıma bile getirmedim. Eh bu durumda kocamı sevmezsem ondan şikayete yeltenirsem her halde dünyanın en nankör kadını ben olurum...»



Jane Fonda konuşurken ben de Vadim'in gerçekten mutlu bir koca olduğuna inanmıştım. Ünlü rejisörün Brigitte'de, Annette Stroyberg ve Catherine Deneuve'de bulamadıklarına nihayet Jane Fonda'da kavuştuğuna zerre kadar şüphem yoktu. Jane, «Ben Vadim'in dünyasının patroniçesiyim ve öyle kalmaya da kararlıyım,» derken genç kadının bununla iftihar ettiğinide anlamak zor olmuyordu.

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 1. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir