Yıllar yılı, günlerini İtalyan yıldızı Claudia Cardinale'nin özel hayatını örten esrar perdesini kaldırmaya uğraşarak geçiren gazeteciler nihayet rahat bir nefes almışlardı. Ünlü yıldızın gizli gizli seviştiği rejisör Franco Cristaldi ile resmen evlenmesi, davayı kökünden değilse bile, yarı yarıya halletmiş oluyordu. Bundan sonra gazeteciler gene Claudia ile ilgileneceklerdi, ama tabii bu ilgileniş eskisinden farklı olacaktı. Genç kadın özel hayatının problemlerini halettiğine göre, gazeteciler için büyük bir konu kaynağı olmaktan da çıkıyordu.

Böyle düşünenler çok geçmeden yanıldıklarım anladılar. Claudia Cardinale, Franco Cristaldi ile evlenmiş, balayını Jamaika'da geçirmişti, ama günün birinde dokuz yaşındaki kardeşi Patrick'in gerçekte kendi oğlu olduğunu ve yeni kocası Cristaldi'nin de bu gayri meşru çocuğu evlat edindiğini açıklayınca işler enikonu karışmıştı... Gazeteciler önce küçük Patrick'in babasının kim olduğunu öğrenmek için kolları sıvadılar. Genç yıldız başlangıçta Patrick'in babasının ismini açıklamak istemedi. Fakat sonradan Tunus'ta tanıdığı bir Üniversiteli delikanlıdan söz etti. Fakat bütün ısrarlara rağmen adını vermedi. Bu arada Patrick'in gerçek babasının Franco Cristaldi olduğuna dair dedikodular almış yürümüştü... Cristaldi, üvey oğlu hakkında sorulan soruları pek diplomatça cevaplandırıyor bu arada Patrick'i öz evladı gibi sevdiğini de söylemekten çekinmiyordu.

Böylece işler düzeliyor derken bu olay yüzünden arap saçına dönmüştü. Gazeteciler Bayan Cristaldi unvanını almış olan Claudia Cardinale'yi bu defa eskisinden çok daha dikkatli takip etmeye koyuldular. Bu yüzden karı - koca balayı gezisini tahminlerin aksine pek kısa sürdürdüler ve işin garibi geziden döner dönmez de ayrı ayrı şehirlere uçtular.

Claudia Cardinale, Amerika'da film çevirirken; Franco Cristaldi Avrupa'daki işlerine devam etmiş, ancak birkaç günlüğüne karısını ziyarete gidebilmişti.

Claudia'nın Avrupa'ya dönmesiyle de yeni evlilerin ayrılığı bitmemiş, karı-koca gene eskisi gibi ayrı ayrı yerlerde çalışmaya koyulmuşlardı.

Bir gazeteci Claudia Cardinale'ye evliliği hakkında sorular sorarken laf arasında halayının neden bu kadar kısa sürdüğünü sorunca yıldız, «Balayı kelimesi hiç hoşuma gitmiyor,» diye cevap vermişti. Gözleri kızgınlıktan çakmak çakmaktı. «Franco ile uzun zamandır birbirimizi tanıyoruz. Evlendikten sonra birbirimize alışmamız için bir balayı devresi geçirmemize lüzum yoktu. Sonra benim sıhhatim yerindeydi ve çalışmayı da seviyordum. Bu durumdaki bir insanın bir köşeye çekilip oturmasının doğru olup olmayacağına siz karar verin...»

Yıldızın bu sözleriyle evlilik hikayesinin hiç de tahmin edildiği gibi olmadığı ortaya çıkmıştı. Gerçi Claudia, «Bizim evliliğimizin gizli bir tarafı yok. Çalışan diğer karı-kocalar gibi zaman zaman işimiz icabı birbirimizden ayrı kalıyoruz, bunun da pek o kadar önemil bir tarafı olamaz,» diyordu ama kulaklara kar suyu kaçmıştı bir kere...

İş bu kadarla kalsa iyi. Claudia, Amerika'da bir ajans muhabirine beyanat verirken, «Franco ile Roma'da ayrı ayrı evlerde oturuyoruz,» demişti. Yeni evli bir çiftin, üstelik yıllarca süren gizli bir aşk macerasından sonra ayrı evlerde oturması ortalığı iyiden iyiye karıştırmıştı.

Claudia'nın bu sözleri Avrupa basınında da çeşitli yorumlara yol açtı. Yıldız Avrupa'ya döner dönmez gazeteciler gene sanatçının etrafını sardılar, ve «iki ayrı ev» meselesinin iç yüzünü öğrenmeye çalıştılar. Yıldız hiç renk vermeden «Sözlerim yanlış anlaşılmış,» dedi. «Franco'nun da benim de Roma'da birer evimiz var, demiştim. Ayrı evlerde oturduğumuzu söylemedim.»

Diğer taraftan Cristaldi, Claudia ile evliliği hakkında herhangi bir açıklamada bulunmaktan çekiniyor. Hatta ünlü rejisör ortalıkta pek görünmemeyi de tercih ediyor. Karı-koca binde bir bir toplantıya gidecek olsalar bile birbirleriyle pek resmi konuşuyorlar. Çoğu defa toplantıdan da beraber çıkmıyorlar.

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 30. SAYISI