Eddie Fisher Bir Türlü Aradığı Saadeti Bulamıyor!



Küçüğün banyosu hazırdı. Genç kadın hafif bir şarkı mırıldanarak bebeği karyolasından aldı. Minicik vücudunu incitmemek için büyük bir dikkat sarf ederek soymaya başladı. Sonra da küçük Joely'yi banyoya soktu. Bebek, suyun içinde sevinç çığlıkları atarak çırpınmamaya başlamıştı. Genç anne, bebeği yıkadıktan sonra kendi üstünün başının ıslanmasına aldırış etmeden, Joely'nin suda biraz daha oynamasını bekledi. Banyo faslı bitince de onu büyük bir havluya sarıp kucağına aldı. Giydirdi. Karnını doyurduktan sonra da yatağına yatırıp ninni söylemeye başladı.





Şüphesiz, bütün bu saydıklarımız, bir genç anne için en tabii ve en zevkli işlerdir. Fakat ünlü şarkıcı Connie Francis, Eddie Fisher'den olan kızı Joely'nin hakimiyle meşgul olurken tarifi imkansız bir kederle boğulacak gibiydi. Evet, her genç anne çocuğuyla meşgul olurdu ama akşam üstü genç baba eve gelince bebeğin o günkü maceraları anlatılır, hatta bebeğin bazı işlerini de baba üzerine alırdı. Bunlar, normal bir evlilik hayatının icaplarıydı. Gerçi Connie Stevens, çocuğunun işlerini severek yapıyordu, ama kocası Eddie Fisher'in, değil çocuğunun hakimiyle ilgilenmek, onun yüzünü bile görmek istememesinden şikayetçiydi. Genç adam eve uğramayalı haftalar olmuştu. Karısına evin parasını da menajeri vasıtasıyla gönderiyordu.





Connie Stevens, Eddie Fisher'in bu tutumuna bir mana verememişti. Genç kadın, Eddie Fisher'e aşık olduğu zaman şarkıcılığı, sinema artistliğini bırakmış, sadece sevdiği erkek için yaşamayı kendine prensip edinmişti. Joely doğuncaya kadar karı-koca her yere beraber gitmişler, birbirlerinden hemen hiç ayrılmamışlardı. Bebeğin doğumundan sonra da birkaç ay işler yolunda gitmişti. Küçük Joely, annesi ve babasıyla beraber şehir şehir dolaşmıştı. Fakat sonradan ne olmuşsa olmuş, Eddie konser turnelerine artık karısını götürmez olmuştu.



Connie Stevens, terk edilmiş bir kadın havasına bürünmüş olmayı bir türlü hazmedememişti. Genç kadın, her şeye rağmen çocuğunun başından ayrılmayıp bir süre daha fedakar anne rolüne devam edecekti. Ama Joely'yi hep tek başına büyütmeyi de göze alabilecek miydi? İşte bu meçhuldü.



Genç kadın, derdini kimselere de açmamış, kocasını arayanlara, «Bilmiyorum, belki yarın gelir,» diye cevap vermeyi adet edinmişti. Aslında yarın neler olacağını kendisi de bilmiyordu ve bilmek de istemiyordu. Connie Stevens'in Hollywood'dan elini eteğini çekmesine üzülen yakınları, genç kadını kocasıyla barıştırmak istediler. Fakat Eddie Fisher de, Connie de barışmaya yanaşmadıkları için teşebbüsler neticesiz kaldı. Connie Stevens, kocasının lehinde de, aleyhinde de konuşmaktan çekiniyor, sadece, «Gerekirse Joely'nin geçimini temin etmek uğruna çalışma hayatına dönebilirim,» diyor. Bu sözler de genç kadının Eddie Fisher'den tamamen ümidi kestiğine işaret sayılmaktadır. Ancak bu mutlu yuvaya gölgeler düşüren kara kedinin kim olduğu henüz bilinmiyor.

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 28. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir