Erol Pekcan’ın Ankara Tutkusu

Hayatımın en heyecanlı günüydü. 1958 yılında Ankara’da Büyük Sinemada verilen bir caz konserinde Dave Brubeck ve Paul Desmond’la beraber sahneye çıkmıştım. Bundan sonra Red Nichols ve «5 Pennys» i ile birlikte de sahneye çıktım, ama hiç biri birincisinin yerini tutamadı…» Bu sözleri, Ankara’nın sevilen sanatçısı Erol Pekcan söylüyordu…

Erol Pekcan, evli ve bir çocuk babasıdır. Karısı için «Türkiye’de cazdan anlayan 10 kadından biri,» diyen Pekcan, 1933 yılında İstanbul’da doğdu. Haydarpaşa Lisesinden mezun olduktan sonra 1950 yılında Moda’da müziğe başladı. Çok kısa bir zaman sonra 1953 yılında da Ankara’da «İntim» de profesyonel oldu.





Aradan yıllar geçti. Bu arada Pekcan bilgi ve başarısını artırdı ve özellikle caz müziği alanında Türkiye’nin sayılı isimleri arasına girdi. Geçen mevsimin başında da tamamıyla Ankara’ya yerleşti, çalışmaya başladı.

Erol Pekcan'ın orkestrası 6 kişilik. A.B.D.'den yegane burs alan Türk müzisyeni Nejat Cendeli, piyano ve org çalıyor. Tenor - sax ve vibrafonda Corradi adında bir İtalyan var. Corradi 20 yıldır Türkiye’de.



Erol: «Ben daha çok küçükken Moda’ya Corradi'yi dinlemek için giderdim. Şimdi onunla beraber çalıştığım için çok memnunum,» diyor.

Basta Bülent Torgul var. Gitarist Özgür Günay ve şantöz Deyzi ise topluluğun İngilizce, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca söyleyen ve konuşan bir şarkıcıları. Topluluğun bateristliğini ise Erol Pekcan yapıyor.





Pekcan, yabancı topluluklar arasında bir tercih yapmıyor. Şarkıcı olarak Mel Torme, Tom Jones, Lorez Alexandria, yerlilerden de Ay - Feri, Lamia, Alpay ve Tayfun'a hayran. Ankara'nın sevilen sesi Tayfun için: «Ağır parçalarda Alpay'dan çok daha iyi,» diyor.

Yerli topluluklardan ise her yaşa hitap edebilen bir orkestra olduğu için «İsmet Sıral» ı tercih ediyor.

Müzikten başka bir «hobby» si olmayan Pekcan, gündüzleri İngilizce tercümanlık yapıyor.



- «Çok param olsaydı, hiç düşünmeden bir caz kulübü açardım, ama mutlaka Ankara’da,» diyor ve sonra ilave ediyor: «Ankara'yı çok seviyorum, çünkü yaşaması çok kolay.»

Pekcan'ın caz müziğini sevmesine rağmen, her türlü müziği, daha doğrusu halk ne isterse onu çalıyor. Zaten onun gözünde bir orkestra her cins müziği yapabilmeli. «Biz profesyoneliz,» diyor. «Profesyonel demek halkın malı olmuş insan demektir. Amatörler hoşlandıkları şeylerden halkın da hoşlanmasını isterler, profesyoneller ise halkın hoşlandığı şeylerden hoşlanmaya mecburdurlar.» İşte, topluluğun Ankaralılar tarafından sevilmesinin sebebi...

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 4. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir