Figen Say’ın Yeni Burnu



Yeşilçam'da durmadan modalar çıkar. Mesela, tarihi filmlerden biri tuttu mu hemen arkasından düzinelerle tarihi film çevrilir. Macera filmleri tuttu mu, haydiii hep birden macera filmlerine!... Bugünlerde yerli film dünyasında yeni bir moda rüzgarı esiyor: Burun ameliyatı!... Semiramis Pekkan ile Türkan Şoray, burun ameliyatı olduktan sonra güzelleşti ya? Şöhretleri, servetleri arttı ya? Şöhret ve servet peşinde koşan Yeşilçam'lı kadın ve erkekler, önce burunlarını kestirip biçtirmekle işe başlıyor. Burnunda yarım milimetre eğrilik veya kabarıklık varsa (veya bir sivilce çıkmışsa), «Aman ben estetiğe yatıyorum!» diyerek, paracıkları sayıyorlar ve burunlarını (terzide kumaş kestirir gibi) yontturuyorlar! Burun denilen organ, iç tarafından «kazınarak» küçültülüyor. Ama, bir defa küçüldü mü, asta büyütmek imkanı yok! Manevi bakımdan «burnu büyük» olanları bir tarafa bırakıp her yönden küçük, hatta mini minicik burunlu olan Figen Say'a gelelim...





- «Burun ameliyatı oldum!» dediği zaman hayretler içinde kaldık. Eski burnu o kadar güzel, o kadar muntazam ve «kişiliğine» uygun idi ki, hemen sorduk:

- «Niçin?»

- «Türkan Şoray'a benzememek için!» demez mi?

Ne söyleyeceğimizi şaşırdık. Burnunu inceledik. Yutkunduk, «Pek güzel bir burnunuz vardı?»





- «Burnum güzeldi, ama yüzüm Türkan Şoray'a benziyordu. Herkes Türkan Şoray'a benziyorsun' diyordu. Zaten Güzelbahçe Kliniğinde yatıyordum. Kırılan kolumdaki çelik çivileri çıkartmak için. Bu arada bir de burnumu ameliyat ettireyim, dedim. Geldiler, baktılar. 'Sizi Türkan'a benzemekten kurtarırız,' dediler. 5.000 lira kolum için vermiştim. 5.000 de ameliyatı yapan doktora verdim. 5.000 de hastaneye... 15.000 lirayı bırakıp çıktım.»

Figen Say'ın daha önce Türkan Şoray'a benzediğini duymamıştık. Zeynep Aksu için «benziyor» demişlerdi, ama Figen için değil. Figen'in burnuna her taraftan uzun uzun baktım. Yuvarlak çizgili, tombul yüzünde, ufak burnu iyice ufalmıştı.



- «Yeni çıktığım için hastaneden, daha şişliği inmedi,» dedi.

«Şişliği inerse acaba daha ne kadar küçülür? O zaman yüzünde burnunu aramak gerekir!» diye düşündüm.

Sigarasını yakmış, tüttürüyordu. «Dumanını burnumdan çıkaramıyorum. Daha iyileşmedi de.»

- «Geçer inşallah.»

Bacak bacak üstüne attı. Burun delikleri, yüzüne tam karşıdan bakıldığı zaman, iri daireler halinde görülüyordu. Burnu kısaldığı için çenesi daha uzamış görünüyordu.



Figen Say, yerli film alanında başarı kazanmak için, burun ameliyatı yaptırmayı şart görüyordu. Bu konuda epeyce konuştu. Hani, mazbut hayat yaşamak, işine önem vermek, intizamlı olmak, sinema politikasına sahip olmak gibi, birtakım «şartlar» vardır ya? Figen Say, şöhretini arttırmak, ön plana geçmek için muhakkak «estetik ameliyat yaptırmak» gerektiğini sanmıştı. Onu bu «sanı» siyle baş başa bırakıp ayrıldık.

Figen Say, yeni burnunun eskisinden daha güzel olduğunu iddia ediyordu. Biz pek o fikirde değildik. Peki ya sizler ne dersiniz?

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 22. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir