Filiz Akın Çocuklarla



Laleli'deki Türk Anneler Derneği'ndeyiz. Türk sinemasının sarışın yıldızı Filiz Akın, Anneler Derneği'nin misafiri. Zaman zaman gazetelerde okuduğumuz, sokaklara bırakılmış yuvalan, polisin getirip teslim ettiği ilk yer «Türk Anneler Derneği». Üç yaşındaki İlker'in annesi Filiz Akın, yapılan davete, «Ben de bir anneyim,» diyerek gitti.

Daha kapıdan içeri adımını atar atmaz, etrafını çocuklar sardı. Kimi mahzun, kimi neşeliydi, içinde bulundukları dramı henüz kavrayamamışlardı. Yaşları dört ile on iki arasında değişiyordu. Kimi çekingen, kimi sokulgan...





Anne şefkatinden nasibini alamayan bu yavrular, Filiz'in ilgisi ve sevgisi karşısında sevindiler... Bu sevgiden gözlerinin içi parladı. Küçük dünyalarında kendilerine güzel bir kadının, «Benim de sizler gibi çocuğum var. Siz de benim çocuğumsunuz,» demesi, onlar için şimdiye kadar pek az duydukları tatlı sözlerden biriydi...

Çocuklar, baharda yeşeren filizler gibiydi. Yeniden bir renk, bir canlılık, bir neşe kazanmışlardı. Filiz, orada kaldığı süre içinde onlara, masal kitabından masallar okudu. «Padişahın Üç Kızı», «Tonton Tilkinin Maceraları» nı hepsi can kulağıyla dinlediler. Çocuk bu! Bir şeyin hiç altında kalır mı? Masala şiirle mukabele ettiler. Filiz için şiirler okudular, kara tahtaya resimler çizdiler. «Ne olursunuz gitmeyin, bizim temelli annemiz olun. Siz annelerin en güzelisiniz!» dediler.





Daha çok küçüktüler bunlar, «Her çocuk için annelerin en güzelinin kendi annesi olduğunu» bilmiyorlardı.

Filiz'in gözleri, kendisine gösterilen bu içten sevgi karşısında biran buğulandı, «Ben sizlere her zaman geleceğim,» derken, Türk Anneler Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Halide Akıska, çocukları teselli etti: «Sakın üzülmeyin! Filiz Hanım size her zaman gelecek. Artık o sizin de anneniz oldu.»

Sonra üye kayıt defterini Filiz'e uzatıp imzalattı. 'Hayırlı olsun' dedi.





Filiz Akın'ın çocuklara ayırdığı bu günün, ilk uğrağı Anneler Derneği olmuştu. Programa göre ikinci ziyaret edeceği yer, «Bakırköy Çocuk Bakım Yurdu» ydu. Yurt Müdiresi Meliha Danışman, Filiz Akın'ı kapıda karşıladı. Altı yaşından küçük, korunmaya muhtaç çocuklara ait «grup evlerini» gezdirdi.

Filiz, son girdiği grup evinde, 3 - 6 yaş arasındaki çocuklar, bir masanın etrafına toplanmışlardı. Başlarında bir eğitimci, önlerinde oyuncaklar vardı. Çocuklar Filiz'e uzun uzun baktılar. Önce sokulmadılar. Yabancı birini gören her çocuk gibi çekingen durdular. Fakat az sonra çekingenliği bırakıp sapsan saçlı bu tatlı, şirin ablanın etrafını sardılar... Siyah saçları kısa kesilmiş küçük bir kız, «Sizin adınız ne?» diye sordu. Cevabı alınca, «Bizimle oturmaz mısınız?» dedi. Bu güzel annenin aralarına katılması dünyaları onların etmişti.





Az sonra «Yağ satarım - bal satarım» oyununu oynamaya başladılar. Filiz, çocukların arasında, çocukluğundaki acı ve tatlı hatıraları, oynadıkları oyunları hatırlamış, heyecanlanmıştı. Onun da annesiyle babası çok küçükken ayrılmıştı. Bütün çocukluk ve ilk gençlik yıllarında «baba» özlemi duymuş, kendinden çok uzaklarda olan bir babanın hasretini kalbinin ta derinliklerinde hissetmişti... Onun için bu çocukları herkesten iyi anlıyordu.

Kiminin annesi ölmüş, kimi annesi tarafından sokaklara, trenlere bırakılmıştı. Kimi de, ayrılan fakir anne, babaların kurbanı olmuştu. Hepsi de korunmaya, bakılmaya muhtaç çocuklardı. En küçük bir ilgi karşısında seviniyorlardı.



Ziyaret saati bitmiş, eve İlker'in yanına dönüş saati gelmiş, çatmıştı. Filiz ayrılırken çocuklar grup evlerinin kapısına çıktılar. Ona el salladılar: «Gene gelin, sizi sevdik!» dediler.

Çocuk her yerde aynıydı. Sevgi ve şefkat onları kazanmak için yeter, artardı bile. Hele ilgiyi gösteren çocuğun dünyası içinde, periler kadar güzel biriyse.

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 18. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir