Gülbin Eray Şarkıcı Oldu




Gülbin Eray’ı aylar var ki göremiyorduk. Yeşilçam’dan elini ayağını çekmiş, kayıplara karışmıştı. Sorduk soruşturduk, Taksim’de Sormagir sokağındaki Ürgüplü apartmanının 2 numaralı dairesinde oturduğunu öğrendik.

Zili çaldığımız zaman içerden şarkı, türkü sesleri, köpek havlamaları geliyordu. Kapıyı Gülbin Eray açtı. Kucağında ufak bir Fransız finosu vardı.

– «Ayol evi nasıl buldunuz? Aklınıza nereden geldim.» dedi.

İçeri girdik.

Odada esmer, orta boylu, kara kaşlı, kara gözlü bir delikanlıyla karşılaştık.





Gülbin Eray, bu genç adamı: «Musiki hocam Erol Özaydın!...» diye takdim etti. «Azerbaycanlı. Bana Azeri şarkıları, türküleri öğretiyor. Yakında bir turneye çıkacağım da... Doğu Anadolu'yu baştan başa dolaşacağım.»

Gülbin Eray, bize bunları söyledikten sonra «Durun, size öğrendiğim türkülerden birini söyleyeyim, bakalım beğenecek misiniz?» diye ilave etti. Ve kıvrak, hareketli bir Azeri türküsü söylemeye başladı.



«Arakçının mendedir ceyran

Sermişem çemendedir ceyran

Alem gözele dönse ceyran

Menim gözüm şendedir ceyran»

Birden türküyü kesti.

- «Nasıl buldunuz?» dedi.

- «Çok güzel» dedik.

Sevindi. Foto muhabiri arkadaşın çakan flaşına dik dik bakan köpeği Toni'yi kucağına aldı.





- «Yakında Kahire'ye gideceğim.» diye yeniden söze başladı. «Telgraf bekliyorum. Mısırlı rejisör Zübeyir Bekir'in yöneteceği bir filmde oynayacağım. Şimdiye kadar çoktan gitmem lazımdı ama, film Arap - İsrail savaşı yüzünden geri kaldı. Mısırlılar film başına bana 40 bin lira verecekler. Hiç masrafım olmayacak. Ayrıca günde üç Mısır lirası da cep harçlığı alacağım.»

- «Ya Mısır'a gitme işi suya düşerse?»

- «Olabilir. O zaman ikinci tur piyeslerde oynayacağım. Üç tiyatrodan çağırdılar.»

Gülbin Eray, film çevireceğini söylüyordu ama, Yeşilçam'dan hiç bahsetmiyordu. Sanki Türkiye'de film çevirmeye tövbe etmişti. Bu düşüncemizi açıkladığımız zaman: «Doğru» dedi ve sonra başladı anlatmaya:



- «Filmcilikten para kazanamadım. Aşağı yukarı 67 bin lira alacağım var. İşte bunun için de beni çağırtıp oynatmıyorlar. Çünkü hem yeni film için para verecekler, hem de eski borçlarını ödeyecekler...

Onlar ayak parmaklarına kadar soyacakları, üç otuz paraya oynatacakları kızlar arıyorlar... Beni ne yapsınlar? Böyle bir ortamda gayet tabiî ben barınamazdım. Şimdiye kadar yerli sinemaya verdiğim emeklere acıyorum.»

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1967 TARİHLİ 48. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir