Gülgün Ok Yeniden Çıplak



Gülgün Ok'la, rejisör eşi Semih Evin’den ayrıldıktan sonra ilk defa «Büyük Örfi» filminin setinde karşılaşmıştık. O gün birlikte bir randevu tespit ettik, ama aksiliğe bakın ki ikimizin de önemli bir işi çıkınca randevuyu iptal etmek zorunda kaldık. İkinci defa karşılaşmak Antalya'da nasip oldu. Biz, SES mecmuası adına festivali takiple görevliydik. O da Belediyenin davetlisi olarak gelmişti. Daha Antalya'daki ilk karşılaşmamızda bir şey dikkatimizi çekti. Film setindeki o üzgün, biraz mahçup, biraz yılgın kadın gitmiş, yerine adeta gülen, oynayan bir çocuk gelmişti! Evet, kelimenin tam manasıyle Gülgün Ok, Antalya'da bir çocuk kadar gamsız, bir çocuk kadar neşeliydi. 





- «Semih'le sevişerek evlenmiştik. Aramızdaki yaş farkı, beni eve kapamak istemesi, sinemadan koparması falan hiç önemli değildi ilk zamanlar. Kocamı, evimi seviyordum. Canım kadar sevdiğim işimi onlar için bırakabilirdim. Ama n'oluyor biliyor musunuz? Bazı anlaşmazlıklar, her evde çıkan ve normal karşılanan küçük münakaşalar birike birike, araya birtakım soğukluklar giriyor. Sonunda ayrıldık işte... İlk günler korkak, yılgın ve üzgündüm. Kocam filmciydi, ben de artisttim. Ama evlenince sinemadan hayli uzak kalmıştım. Bu yüzden, ayrıldığımızın ilk günlerinde gelen her teklife 'evet' diyecek cesareti kendimde bulamıyordum. Tabii teklif yapanlar bir süre bekliyor, benden ses seda çıkmadığını görünce de, başka bir arkadaşla anlaşıp filme başlıyorlardı.





Nihayet sonunda Allah bir cesaret verdi, 'evet' dedim ve 'Büyük Örfi' filminin başrollerinden birini oynadım. Şeytanın ayağı kırılmıştı artık. Belediyenin davetini kabul ederek Antalya'ya geldim. Boşandıktan sonra yaptığım ilk filmi bitirir bitirmez Antalya'ya gelişim benim için çok iyi oldu. İstanbul'dan uzakta dinlenmek ve daha önemlisi kendimi dinlemek imkanını buldum. Antalyalılardan gördüğüm yakın ilgi beni cesaretlendirdi. Siz de görüyorsunuz ya, nereye gitsem etrafımı çeviriyorlar, benimle konuşmak istiyorlar. 'İmzalı resminizi verir misiniz Gülgün abla?' diyorlar. Demek endişelerim yersizmiş; demek Türk sinemasında her şeye rağmen bir Gülgün Ok varmış.»



Gerçekten Antalya'da sönük geçen festivalin en popüler şöhretlerinden biri de Gülgün Ok'tu. Güler yüzü, tevazu ve folklor ekibini yanaklarından Öperek tebrik etmesi gibi bazı candan davranışları, her geçen gün onu AntalyalIların gözünde biraz daha büyüttü.





Gülgün Ok Antalya Festivalinde gayet neşeli günler geçirdi. Paris'ten aldığı, «V» şeklinde sütyeni olan şort - mayosunu Düden Irmağı'nın Antalya'da ilk göründüğü yerde giydi ve Ses'e poz verdi. Bu, onun ayrıldıktan sonra çektirdiği ilk mayolu resmiydi. Düden Irmağı Toroslar'dan iniyor, sonra yer altına giriyor ve Antalya'nın kuzeyinde, mağaralarla dolu bir gölde tekrar meydana çıkıyor. 20 - 30 metrelik dik yarların kenarında durup ırmağın göle gürültüler çıkararak dökülmesini büyük bir ürperme ve heyecanla seyrediyorsunuz. Gölden taşan sular, beton kanallarla şehre geliyor ve Antalya'nın doğusundan Akdeniz'e dökülüyor. Gülgün Ok, «Dünyanın başka yerlerini pek görmedim, ama bu kadar güzel manzaraya hiç bir yerde rastlamadım!» diyor. Türk sinemasının tek kızıl saçlı kadını Antalya hatıralarını unutamayacak gibi görünüyor. «Bir dahaki festivalde yine Antalya'dayım,» diyor. «Ama daha güçlü, daha şöhretli bir artist olarak.» Yanımdan ayrılırken gözleri pırıl pırıldı.

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 26. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir