Hülya Darcan’ın Şartı

Samanyolu filmi için Ediz Hun’un kız kardeşi rolüne çıkacak bir genç kız arıyorlardı. Filmin Rejisörü Orhan Aksoy. Hülya Darcan’ı stüdyoya davet etti. Rolü anlattı; «Renkli film,» dedi, «çok önemli rol,» dedi. Ediz Hun’un kız kardeşi rolünde. Hülya Koçyiğit’le karşı karşıya oynayacaksın,» dedi. «Çok para alacaksın,» dedi. Arkasından da teklifinin kabul edileceğini sanıp sordu:

– «Oynayacaksın değil mi?» Hülya Darcan hiç düşünmeden cevabı yapıştırdı:

– Özür dilerim. Ancak baş rol, yani içinde benden başka birinci sınıf kadın oyuncu olmayan filmlerde oynuyorum! »





Rejisör Aksoy bu cevaba çok kızdı. Hülya Darcan'ın yerine Mine Sun'u oynattı. Fakat, aynı firmanın, rejisör Lütfi Akad yönetiminde çevirdiği ve baş erkek rolünü Yılmaz Güney'e verdiği «Kurbanlık Katil» filmine baş kadın olarak Hülya Darcan seçilmesin mi? Tasavvur edin, Türk sinemasının en titiz çalışan, «eski ustası» Lütfi Akad, Venedik ve Berlin Film Festivallerine göndereceği filmin baş kadın rolünü, bu 16 yaşındaki tecrübesiz genç kıza veriyor...

Hülya Darcan bu olayı anlatırken heyecanlanıyordu:



- «Geçen yıl SES mecmuasının yarışmasında, finale kalan dört kız içinde üçüncü olmuştum. O günkü heyecanı gene yaşıyorum. Fakat hemen söyleyeyim ki, yarışmada üçüncü oldum, ama yerli filmlerde hep birinci rolde oynamak kararındayım. SES mecmuasının yarışmasına binlerce genç kız katılmıştı. Onların arasından elenip dördüncü olmak da, üçüncü olmak da çok önemli bir şeydir. Eğer bende kabiliyet olmasaydı, bugünkü halime gelebilir miydim?»

Darcan haklıydı. Yerli sinemada, ikinci derece rollerden başrole geçmek çok zordur. Şimdiye kadar bu böyle olmuştur. Bundan sonra da kolay kolay değişmez. Hülya Darcan, ilk filmi «Silahları Ellerinde Öldüler» i Fikret Hakan ve Ekrem Bora ile, çevirmişti. İkinci filmi «Kanunsuz Toprak» ta, Kartal Tibet' in karşısında oynadı. Üçüncü filmi «Dağların Fedaisi», dördüncü filmi «Kara Kartal» dı. Beşinci filmi de Yılmaz Güney'le çevirdiği «Kurbanlık Katil» oldu. Bugünlerde altıncı filmini çevirmeye hazırlanıyor.





Hülya Darcan, çok değil, iki yıl önce yarışmamıza girdiği zaman dikkati çekmiyordu. Artık giyinmesi, makyajı, oturup kalkması, konuşması bile tam artist gibidir. Boyu da 1.70’i bulmuştur. Yerli sinemada, uzun boylu, fotojenik ve gerçekte iyi oyuncu bir genç kız bulunmadığı düşünülürse, Hülya Darcan'ın, yerli sinemadaki mevkiini titizlikle korumasına saygı duymak gerekir. Ufak tefek rollerde harcanmaktansa, star olma yolunda ağır, fakat sağlam adımlarla ilerlemesi, her şeyden önce, prodüktörlerin, rejisörlerin ve sonra da yerli film seyircilerinin bir kazancı sayılır.

Hülya Darcan, yarışmaya girdiği zaman Gedikpaşa'da oturuyordu. Şimdi Harbiye'de, Nispet Sokağı'nda Eyüp Sabri Apartmanının 1 numaralı dairesine taşındı. Beş filmden 25.000 lira aldı. Filmlerinin çoğu henüz gösterilmeye başlamadı. Yakında sinemalarda oynayacak ve belki de milyonlarca sinema seyircisi bu masum genç kıza hayran olacaklardır.



İstikbalde bu 16 yaşındaki, gerçekten istidatlı kızın (daha dört yaşındayken babasının cambazhanesinde role çıkardı) daha birçok filmlerini göreceksiniz. Kim bilir belki de, oynadığı filmler Venedik'te Altın Arslan, Berlin'de Gümüş Ayı armağanlarını da kazanabilir... Zira, genç kız rollerine çıkanlar artık yaşlandı ve şişmanladılar. Genç kızdan çok, evli-barklı kadın rollerine yakışıyorlar. Hem «istikbal gençlerin» sözü, yerli sinemada büyük ve önemli yeri olan çok doğru bir sözdür...

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 5. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir