Kenan Pars Atölye Açtı

Kenan Pars’ın sinemayı bıraktığını duyunca hemen bir «meslek – toto» oynadık. Hırdavatçılıktan, çilingirliğe, tuhafiyeciliğe kadar bir sürü boyaya girip çıkmış olan Kenan Pars, acaba yeni meslek olarak kendine bunlardan hangisini seçmişti?





Bunları söylediğimiz zaman Kenan Pars, önce (her zaman yaptığı gibi) bir kahkaha attı, sonra da merakımızı giderdi: «Sinemanın hali pür melali malum. Mesleğin maddi tarafını al, estetik tarafına vur! Bence, insan yaptığı işi sevmeli, ya da sevdiği işi yapmalı! Ben sinemayı seviyorum, ama bu iş çığırından çıktı artık. O zaman kararımı verdim. Sinemayı bırakacağım. İyi, güzel bırakacağım, ama sonra ne yapacağım? Bütün arkadaşlar sahneye çıkıyor. Allah bana öyle bir ses vermiş ki, bu sesle zerzevatçıyı çağırmaya bile utanırım! Nerde kaldı sahneye çıkıp bangır bangır bağırmak! Düşündüm, taşındım sonunda ayakkabı tokası yapmaya karar verdim...»





Kenan Pars, gerçekten yerli sinemanın en neşeli, en enteresan, en «renkli» tiplerinden biridir. Bu bakımdan «ayakkabı tokası imali» lafını pek ciddiye almadık. Güldüğümüzü görünce devam etti: «Gülmeyin. Bir zamanlar, biliyorsunuz «Kenastik çalışma» yapıyordum. (Küçük plastik parçalarıyla tablo yapmak... Kenan adiyle plastiği yan yana getirip işine «Kenastik» adını takmıştı. Şimdi de «Kenatok» yapıyorum!..»





Bugüne kadar hiç ayakkabı tokası yapılırken görmediğimiz için Kenan Pars'tan bize nasıl toka imal ettiğini göstermesini rica ettik ve ertesi gün mesaisine başlarken hemen yanında yerimizi aldı. Kenan Pars'ın Fatihli bir arkadaşı varmış. Düğmeci İlhami... Kendine yeni meslek arayan Kenan Pars'a, toka yapmasını bu ganç salık vermiş, böylece Pars'ın önünde yeni bir devre açılmış... Ayakkabı tokaları ya madenden ya da nakro adı verilen bir maddeden yapılıyormuş. Nakro, piyasada büyük plakalar halinde satılıyor. Bir plakadan aşağı yukarı 50-60 parça «tokalık nakro» elde ediliyor. Kesilen bu nakrolar siparişe göre eğiliyor, bükülüyor, kesiliyor, biçiliyor, sonra da özel bir zamkla yapıştırılıp toka haline getiriliyormuş.



Kenan Pars, şimdi sadece sipariş üzerine çalışıyor. İlerde işini daha genişletecekmiş. Atölyeden, yazıhanesinin bulunduğu bölüme geçince gözümüz duvardaki levhaya takıldı. Levhada renk renk, çeşit çeşit tokalar vardı. Uzaktan basınca bu levha bir sipariş tablosundan çok usta bir ressam elinden çıkmış bir tabloyu andırıyordu. Kenan Pars, duvardaki numunelere baktığımızı görünce hemen o duvara ışık veren lambanın düğmesini çevirdi. Tabii bu arada espri yapmayı da unutmadı: «Malum ya 'eski' sinemacıyız ne de olsa... Hala göz boyacılık dümenlerine devam ediyoruz!»

Bundan sonra başladık sinemadan konuşmaya... Hep malum dertler, malum teraneler...

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 19. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir