Lee Marvin’in Yılı



Meslek hayatının on üç yılını çeşitli filmlerde karakter rollerine çıkarak geçirmiş, ama öyle büyük başarı sağlayamamıştı. Daha doğrusu, aktörün başarılı oyunları, diğer oyuncuların güçlü oyunları arasında göze pek çarpmamıştı. Fakat günün birinde «Cat Ballou» isimli filmde baş rolü oynayınca durumu değişivermiş, bütün dünya bu ak saçlı delikanlıyı dillerinden düşürmez olmuşlardı. Artık herkes ondan bahsediyordu.





Vakitsiz saçları ağardığı için arkadaşları arasında «ak saçlı delikanlı» diye anılan Lee Marvin bugün sinema dünyasının en başta gelen aktörlerinden biridir. «Cat Ballou» filmindeki oyunu ona Oscar armağanı ve bir hayli de para kazandırmıştı. Artık filmciler onu olur olmaz filmlerde, karakter rollerinde harcamıyorlardı.

Birdenbire şöhrete ulaşan, hele Oscar kazanan diğer aktörlerin yaptığı gibi Lee Marvin'in de kolay kolay senaryo bezenmeyeceği, filmcilerin teklif edeceği yerlerde film çevirmek istemeyeceği sanılıyordu. Öyle ya Lee Marvin gibi Oscar kazanmış bir aktörü Londra, Paris, Roma ve Hollywood'dan başka bir yere götürüp aylarca çalıştırmak her halde imkansız olacaktı.





Ama tahminlerin aksine, şöhret ve servet Lee Marvin'i hiç değiştirmedi. Teklif edilen romantik rollerin hiç birine «evet» demedi. Aktör, macera filmleriyle şöhret yaptığını çok iyi biliyor ve şöhretini gene bu türde filmler çevirerek devam ettirebileceğine inanıyordu. Bu sebeple, düşüncelerine uymayan tekliflerin hiç birine «evet» demedi...

Geçenlerde de Pasifik Okyanusu'nun kuş uçmaz, gemi uğramaz adalarından »birinde «Hell in the Pacific» (Pasifik'te Cehennem) isimli bir film çevirmeye başlayan Lee Marvin, başarılı bir eser ortaya çıkarmak uğruna çok büyük fedakarlıklara katlanarak diğer meslektaşlarına da örnek oldu.







Japon asıllı aktör Toshiro Mifune'nin de baş rolde oynadığı bu film Pasifik Okyanusu'nun ortasında Koror adasında çevrildi. Biri Japon diğeri Amerikalı iki denizcinin açık denizde bir motor içinde ölüm-kalım savaşına girişmesini anlatan filmde bir tek kadın oyuncuya rol verilmediği gibi artist olarak çoğunluk da Japonların elindeydi.

Lee Marvin, Japon asıllı rol arkadaşıyla anlaşmakta önce hayli güçlük çekti. Zira Toshiro Mifune, İngilizce bilmiyor, Lee Marvin ise Japoncadan hiç anlamıyordu. Ama iki meslektaş işaretle ve lügatlerin yardımıyla kolayca anlaştılar. Birbirlerinin oyunlarını da kıskanmadıkları için bu ilgi çekici macera filmi son derece ahenkli bir hava içinde çevriliverdi. Lee Marvin, böyiece başarılarına bir yenisini daha eklemiş oluyordu.

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 19. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir