Ortadaki yuvarlak sahneyi aydınlatan rengarenk ışıklar altında genç bir kadın ağır ağır soyunuyordu. Hareketleri yavaştı belki, fakat cüreti fazlaydı... Önce ayakkabıları, çorapları çıktı. Sonra elbisesi. Ve derken kombinezonu...

Kadının uzun bacakları, yuvarlak kalçaları, yamyassı göbeği, dik göğüsleri kısacası her şeyi, her şeyi güzeldi. Fakat o çocuksu yüzü ile tam bir tezat teşkil eden, seks dolu davetkar bakışları yok muydu, hepsini bastırmıştı...

Bu gösteri karşısında rejisör rejisörlüğünü, senarist senaristliğini, kameraman kameramanlığını unutmuştu adeta. Fakat kameralar yine çalışıyor, genç kadın striptesine devam ediyor ve film setinde ısı kızgın bir çöldeymişçesine gittikçe yükseliyordu.

En pervasız striptes yıldızlarına taş çıkartan bir cesaretle soyunan bu kadın Britt Ekland'dı.

Aynı gece Britt Ekland bir gece kulübünde görüldü. Değişik kavalyelerle son derecede romantik danslar yapıyordu.

Ya kocası Peter Sellers'e ne olmuştu. Kırkından sonra bu genç kadınla evlenince enfarktüs geçiren ve aylarca ölümle mücadele eden şöhretli aktör nerelerdeydi?

Bu sorunun kesin cevabını verebilmek için vakit şimdilik biraz erken. Fakat şurası muhakkakki eşi Britt Ekland'a olanlar olmuş. Ve bu güzel İsveçli de artık hür yaşamanın tadını almış...

Düne kadar kocasının kanadı altında yaşayan, onun bir dediğini iki etmeyen genç, alabildiğine güzel fakat şahsiyetsiz kadın şimdi kişiliğini buldu. Önceleri film çevirmek aklından dahi geçmemişti. Fakat kocasının ısrarı ile buna dahi razı oldu. İlk filmi onun için bir işkenceydi. İkinci filmini ise büyük bir yük saydı. Üçüncü filminde alıştı. Dördüncüde bu işten zevk aldığını anladı. Ve beşinciye başlarken, yaşlı ve devamlı direktif veren bir kocanın hükmü altında daha fazla yaşamanın manasız olduğuna karar verdi.

Sinemanın kuralları bir defa daha hükmünü yürütmüş Mylene Demongeot'nun, geçenlerde Mia Farrow'un heveslendiği maceraya bu defa da güzel ve çocuk yüzlü Britt atılmıştı.

Şu anda Britt Ekland New York'ta, Peter Sellers ise Hollywood'ta, yaşıyor. Karı - koca aralarında doğan bu anlaşmazlığı uzun süre çevrelerinden gizlemeye çalıştılar. Aslında Peter Sellers her gece telefonla New York'u arıyor, fakat her defasında aynı cevabı alıyordu: «Bayan Ekland az önce dışarı çıktılar efendim.»

Bayan Ekland'ın ne zaman döneceği belli olmuyordu. Fakat yine de karı - koca susuyorlardı, susmayı tercih ediyorlardı. Peter konuşmuyor, Britt ise neden beraber olmadıklarını soranlara, «İş icabı kocam Hollywood'da, ben New York'ta bulunuyorum. Bu yüzden birbirimizi göremiyoruz,» diyordu.

Fakat artık her şey gün ışığına çıkmıştır. Güzel yıldız kocası ile ayrılmak üzere mahkemeye başvurduklarını açık açık söylemektedir. Bu konuda aralarında anlaşmışlardır bile. Kızları Vittoria annesinin yanında kalacaktır.

Britt Ekland, beş yıl önce İsveç'ten Amerika'ya iki valizle gelmişti. Bütün gardrobu bu iki valizin içindeydi. O tarihlerde Britt 22 yaşında ya var ya yoktu. Kırkına yeni basmış olan Peter Sellers ile karşılaştılar. Onun çocuksu hali, munis yüzü, hiç bir şeye itiraz etmemesi ilk evliliğinden çok çekmiş olan Peter Sellers'i hayli etkiledi. Zengin, şöhretli, ilk ağızda kendisine vizon bir kürk ve spor bir otomobil hediye eden bu erkek de Britt'e cazip gelmişti.

Gelgelelim madalyonun öteki yüzü genç kadının umduğu gibi çıkmadı.

Şimdi Britt Ekland son durum hakkında şöyle diyor:

- «Kocamla mesleğim arasında hangisini seçeyim, diye uzun zaman düşündüm. Kocamı seçseydim hayatımın sonuna kadar onun kanadının altında silik bir mahluk olarak yaşamaya devam edecektim. Ama ben de artık hayatta bir şeyler yapmak istiyordum. Mecburen mesleğimi seçtim.»

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 17. SAYISI