Saçları Boyalı Jönlerimiz




Yılmaz Güney’in sarı saçlarını «SES» ce görenler:

– «A, hiç benzemiyor Yılmaz’a… Ne kadar da değişmiş?» demekten kendilerini alamamışlardı. Yılmaz’ın saçlarını boyatması bize yerli sinemada saçlarını boyatan artistleri hatırlattı. Kadın artistlerden saçlarını boyatmayan bir Fatma Girik vardır. Saçlarını boyatmak yerine, peruk takmayı tercih eder. Erkeklere gelince… Yılmaz Duru ve Muzaffer Tema, saçlarını, sinema kamerası karşısında olmadıkları zaman da boyatırlar. Yılmaz Duru’nun saçları çabuk ağardı. Yılların Muzaffer Tema’sı ise hala gençlik iddiasındadır. İlerleyen yaşına rağmen saçlarının adeta kestane gibi parlak olmasının sırrı da buradadır. Geçenlerde kendisiyle İstiklal caddesinde karşılaştığımız zaman doğrusu hayli şaşırdık. Çünkü Muzaffer Tema’nın kumral saçlarının yerinde yeller esiyordu. «Ak Papalara» dönmüştü!





- «Hayrola,» dedik, «berberinle kavga mı ettin?»

- «Yok be kardeşim,» diye cevap verdi. «Son filmimde benim çok yaşlı bir adamı oynamam gerekiyordu. Daha kontratı imzalar imzalamaz rejisör, 'Şimdi doğru berbere. Yarın sete bembeyaz saçlarla gelmeni istiyorum' deyince ben de her zaman saçlarımı boyattığım kadın berberinin yolunu tuttum. Ne yaparsınız iş iştir. Yalnız işin en ağrıma giden tarafı daha bir hafta önce saçlarımı siyaha boyatmamdı.» Türk sinemasında, yolları kadın berberlerinden geçmeyen aktörlerimiz yok gibi bir şeydir. Kimi gençleşmek, kimi de ihtiyarlamak için giderler. Mesela Yılmaz Güney'in saçlarına artık iyiden iyi» ve ak düşmüştür.





Ne de olsa 36 yaş az değildir. Hele son zamanlarda saçını sarıya, boyattığı için, bu yakınlarda tekrar bir berbere uğrayıp saçlarını eski rengi olan siyaha boyatacak, böylece saçlarındaki aklardan da kurtulacaktır. İzzet Günay'ın da, simsiyah, kuzguni saçlarına beyaz teller düşmeye başlamıştır. Ama bu beyazlık filmlerde iyice belli olmadığı için Hülya Koçyiğit ile çevirdiği son filmi için rejisör Ülkü Erakalın, İzzet Günay'ı bir kadın berberine göndermiş, böylece İzzet Günay da meslek aşkı için kuaförün koltuğuna oturmuştur.





Ekrem Bora, Yılmaz Güney gibi 36 yaşında olmasına rağmen artık «baba» rolleri oynamaktadır. Onun da koyu sarı saçları arasında ak teller vardır. Ama, «Üvey Ana» filminde Nilüfer Koçyiğit'in babası olmak için daha fazla yaşlanması gerekince o da Yeniköy'deki bir kadın berberinde saçlarını, daha doğrusu şakaklarını boyatmıştı. Cüneyt Arkın, «salon erkeği» tipini değiştirdikten sonra kılıktan kılığa girdi. «Aşk ve İntikam» da tamamen, «Malkoçoğlu»nda da kısmen saçlarını boyatması icap edince, Cüneyt Arkın da, diğer meslektaşları gibi, bir kuaförün yolunu tutmak zorunda kaldı.





Kartal Tibet «Ölmeyen Aşk» ta, Önder Somer de «Sürtüğün Kızı»nda saçlarını boyatanlardandır. Önder Somer'in saçlarındaki beyazlar, Ekrem Bora, Ediz Hun, Kartal Tibet ve Tamer Yiğit gibi, sarışın olduğu için, belli olmaz. Fakat o da gerektiği zaman saçlarım boyatmaktadır. Fikret Hakan, son bir iki yılda siyah saçlarına ak düşen oyuncuların arasında gelir. 33 - 34 yaşlarında olmasına rağmen saçları aklaşmış, fakat «Adem ile Havva» filminde «baba» rolüne çıktığı için rejisör Saydam bu aklığı az görmüştü. Böylece Fikret Hakan da bir kadın berberinde saçlarını iyice kırlaştırıp yerli sinemanın saçları boyalı jönleri arasına girmişti. Beklan Algan da «Kıskanç Kadın» filminde saçlarını beyaza boyatmıştı.





Kadın berberlerinde saçlarım boyatan aktörlerimiz, iki saat boyunca berber koltuğunda adeta ecel terleri dökerler. Upuzun bir salon düşünün. Bu salonun bir tarafında, genç, yaşlı birçok hanım saçlarını şekilden şekle soktururken, beyazperdenin ünlü kişilerinin onların yanı başında ne hale gireceğini her halde tahmin edebilirsiniz. Kadın berberine gitmekten pek hazzetmeyen aktörlerin başında Kenan Pars gelir. Diyeceksiniz ki «Madem hazzetmiyor, o halde niçin berbere gidiyor?» Niçin olacak, ekmek parası için tabii... Artık saçları belirli şekilde beyazlaşmış olan Kenan Pars'a da oynayacağı bir film için saçlarındaki beyazları azaltması söylendiği zaman, önce diretmiş, sonra da çaresizlik içinde berberin yolunu tutmuş.





Kenen Pars'ın bir kadın berberinde saçlarını boyatacağı haberi bize geldiği zaman, ondan önce berbere koştuk. Kenan Pars'ın gelmesini bekledik. 15 yıllık aktör, kadın berberinin kapısında bizimle karşılaşınca biraz şaşırdı. Fakat yapacak bir şey yoktu. Beraberce, kapıdan içeri girdik. Daha Kapıdan girer girmez, dükkanda bir gürültüdür koptu. Herkes «Ne o, burada film mi çevriliyor?, Kenan Pars'ın burada işi ne?» demeye başladı. Fakat Kenan Pars söylenilenleri duymamazlığa geldi. Önce tarifenin asılı durduğu duvara yöneldi. Hayatında ilk defa ayak bastığı kadın berberinin fiyatlarını inceledi. Yanımıza geldiği zaman gülüyordu:



- «Yahu, saç boyatmak, zannettiğim kadar pahalı değilmiş» dedi. «Saçları siyaha boyamak sadece 550 kuruş... İyi vallahi. Bundan böyle buraya gelip saçımı 500 kuruşa siyaha boyatır, 20.000 liraya jön oynarım. Bundan daha karlı iş olur mu? Beni kadın berberine gönderdiği için Allah, rejisörümden razı olsun.» Kadın berberleri için «Kadınların itiraz etmediği tek insan» derler. Kenan Pars da bizimle konuşmasını bitirdikten sonra bu «itiraz edilmeyen» insana saçlarını teslim etti. Zaten hangi kadın veya erkek sinema yıldızı berberlerin, hele kadın berberlerinin önünde baş eğmez ki...

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1967 TARİHLİ 42. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir