Teksas Yeşilçam’a Taşındı




Büyükdere’den Bentler’e giden yol üzerindeki «Bilezikçi Çiftliği»nin kapısında, ta 19’uncu yüzyılda Amerika’da kullanılan bir posta arabasını görünce önce şaşırdık. Çocukluğumuzdan beri sinemalarda seyrettiğimiz 65 yıllık mazisi elan kovboy filmlerinden birinin nihayet yerli malı olarak «imal» edildiğini görünce, «yerli endüstri ilerlemiş» diyerek, sevindik.

Araba vapurunun, çıkartma gemisinin, otomobilin yerlisi yapılır da «kovboy filmi» denilen nesnenin yerlisi yapılmaz mı? Bundan yıllar önce, Yeşilçam’da bütün artistleri Türk olduğu halde yabancı isimle seyircinin karşısına çıkan bir kovboy filmi yapılmıştı, ama o zaman bu moda yayılmadığı için zavallı «yapımcı» alıcı bulamayıp ufacık sermayesini kediye yüklemişti. Aradan geçen yıllar durumu tamamen değiştirdi. Killing’li filmlerden sonra kovboy filmlerinin de çok para getirdiğini gören yapımcılar, şimdi de bu çeşit filmleri durmadan çeviriyorlar.





Neyse bunları bir kenara bırakalım da, gelelim sen zamanlarda Türkiye'nin Texas'ı haline gelen Bilezikçi Çiftliğine.

Üzerinde «Wells Fargo Expres – U.S.A. Mail» yazıları yazılmış arabayı dört at çekiyordu. Bilezikçi Çiftliği'nin kapısından girdikten sonra kıvrıla kıvrıla yokuş yukarı çıktı, üzerindeki arabacı kamçısını şaklattı:

- «Deeehhh aslanlar!...» diye bağırdı. Araba yeşil çayırlara ve düzlüklere ulaştığı zaman elinde kocaman tüfeği olan «muhafız» etrafına baktı:





- «Korkusuz Jack meydanda görünmüyor. Bizim 'Sherif' Korkusuz Jack'tan korkmayacak kadar yüreklidir...»

Tam bu sözleri söylerken tüfekler patlamaya başladı. Dört atlı araba, dört nala giden atlar tarafından rüzgar gibi çekilmeye başlandı. «Sherif» arabanın üzerinde put gibi duruyor, sağa, sola tabancasını çevirip ateş ediyordu. Haydutlar arabayı ele geçirince «Şerif» denilen polis müdürünün arabaya bağlı olduğu görüldü! Herkes gülerken filmin rejisörü Türker İnanoğlu:

- «Feridun Çölgeçen, böyle istedi. 'Arabaya bağlamazsanız imkanı yok oynamam' dedi. Zaten ata bindiği zaman da bağlıyoruz iyice...»





Feridun Çölgeçen iplerini çözdürdükten sonra yanımıza geldi:

- «Monşer biz Amerika'da artistlik yapmış adamız. Madem ki hayat sigortamız yok, onun için işi sıkı tutup kendimi bağlatıyorum, fena mı?» diye kendini savunuyordu. Zaten ata binmemek için nasıl direttiğinden, hatta ağlamaklı bir hale geldiğinden hiç bahsetmiyordu.

Posta arabası soyulmuş, sıra «Korkusuz Jack» rolündeki Muzaffer Tema'nın Bili rolündeki Kartal Tibet tarafından öldürülmesine gelmişti. Muzaffer Tema hem zengin, hem de kibar haydut rolünü büyük bir itina ile oynuyordu. Ama Kartal Tibet ateş ettikçe:





- «Ah, vah, öldüm, bittim, vuruldum, yandım, kül oldum» diyor, fakat bir türlü yere düşüp ölmüyordu. Rejisör Türker İnanoğlu:

- «Muzaffer yeter artık, rol çalmayı bırak da öl... Bitsin şu iş... Kurtulalım senden...» diye bağırıyor, kamera çalışıyor, fakat pantolonunu, kravatını düzelten Muzaffer bir türlü mağlubiyeti kabul edip yere hareketsiz uzanmıyordu. Nihayet Türker İnanoğlu dayanamadı:

- «Bir tabanca verin!» diye bağırdı ve kendisine uzatılan içi barut dolu tabancayı kameranın objektifi önünde tutarak altı el ateş etti. Muzaffer Tema dumanlar arasında kaybolunca zorla yere yatırdı ve hemen geri çekilip:





- «Kalkma sakın! Bu sefer sahici kurşun atarım!» diye bağırdı. Böylece Muzaffer'in ölüm sahnesi tamamlandı.

«Kader Bağı» adlı filmde Muzaffer Tema ile Feridun Çölgeçen, Kartal Tibet'ten fazla sempati toplayan oyuncular oldu. Muzaffer Tema, kibar ve zengin bir çete reisi olduğu için ısmarlama olarak film firması tarafından yaptırılmış tam altı kat elbise giyip çıkarıyor. Çetesinde Kartal Tibet de var. Fakat sonunda Kartal, Muzaffer'in kötü - adam» olduğunu anlıyor ve onu öldürüp adaleti yerine getiriyor.



«Bank» ve «Saloon» kelimeleri yazılı koca bir mahalle Bilezikçi Çiftliğinde işte bu film için kurulmuş. Film bitmeden birçok prodüktörler:

- «Aman bu dekorları yıkma, bize kirala. Biz de kovboy filmi çekelim. Kostümleri de kiralarız» demişler, ama prodüktör razı olmamış ve:

- «Kimseye vermem bunları. Sonra benim filmin değeri kalmaz» diyerek kovboy kasabasını bir günde yıktırmış.

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1967 TARİHLİ 45. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir