Türk Sinemasının 53 Yılı



HÜSEYİN HACIBAŞOĞLU (Sinematek Yönetmeni)

«Türk sinemasının bugünkü durumundan kimsenin hoşnut olmadığı bilinir. Yönetmene, oyuncudan set işçisine, teknisyenden seyirciye, salon sahibinden dağıtımcıya kadar bu böyledir... Birkaç 'iyi niyet gösterisini' bir yana bırakırsak Türk sineması bütünüyle geri kalmış, ilkel bir sinema olarak ortada duruyor... Şimdi manzara nedir? Bir köşede plansız, düzensiz, tefeci ve kapkaççı sermayenin eline bırakılmış, kötü donatılmış, ekonomik yapısı güçsüz, en basit verimlilikten yoksun, teknik, estetik ve muhteva açılarından kendi içine kapalı bir sinema var. Neden bu? Yoksa sinemadakilerin hepsi yetersiz de ondan mı? Değil tabii. Herkes işini taviz taviz üstüne verip nefes nefese bitirmek zorunda. Bozuk düzen onların elini kolunu bağlamış... Türk sinemasının bugünkü krizinin kaynağı sinemanın ekonomik yapısındadır. Bu krizi atlatmanın, 'iyi' bir sinemanın doğması için tek çıkan yol, devletin sinema sorununa topyekun sahip çıkmasıdır.»





GIOVANNI SCOGNAMILLO (Eleştirici İnceleyici)

«Hayır. Türk sinemasının bugünkü durumundan memnun değilim. Bence Türk sinemasının en büyük eksikliği, en büyük hatası beyazperdede Türk insanını, Türk hayatını yansıtmaması... Bugün ulusal bir Türk sineması yoktur. Bu yolda tam başarıya ulaşmamakla birlikte ferdi çıkışlar yapılmadı değil... Bu çabalar tam bir başarıya ulaşmadığı için, hep 'tek çıkış' olarak kaldıkları için veya aksi düşüncelerle çevrilen tonla film bu iki üç filmin sesini bastırdığı için Türk halkı yavaş yavaş öz sinemasından kopmaya başladı.



Çare mi? Önce bir sinema kanunu şart. Ama kanun tek başına hiç bir şeyi halletmez. Yapımcıların zihniyetinin değişmesi de lazım. Her yıl yurda sokulan filmlerin kalite bakımından kontrolü da ilk tedbirler arasında düşünülebilir. Son olarak şunu söylemek istiyorum. Bugün tatbik edilmekte olan haksız rüsum indirimi sistemi kökünden değiştirilmelidir. İndirim nispeti en azından yüzde yetmişe çıkarılmalı ve bu indirim yerli - yabancı farkı gözetmeksizin her kaliteli filme uygulanmalı... Devlet bununla yetinmeyip kaliteli yerli filmi başka yollardan desteklemeye devam etmeli.»





BAHA GELENBEVİ

Sinemaya uzun yıllar emek veren Baha Gelenbevi anketimizi «Prodüktörlerin de beyan-ı mütalaa ettikleri böyle bir ankette bendenizin yeri olamayacağından esefle müstenkif kaldığımı arz ederim.» cümlesiyle biten uzun bir yazıyla cevaplandırmıştı. Sinemamız için enteresan görüş ve fikirler taşıyan mektuptaki bazı cümleleri - okurlar tarafından bilinmesinde fayda mülahaza ederek - aynen aktarıyoruz...

«Türk filmciliği çıkışı bulunmayan bir çember içinde kendi kendini yiyor. Her sene çevrilmekte olan 200 film hiç bir suretle var olması lazım gelen Türk perde sanatını ne temsil ediyor, ne de geleceğini vaat ediyor. Bu 200 film tamamen taklit bir takım ticaret malı olmaktan ileriye geçememektedir...»



«... Bir sivri akıllı çıkıp da Fransa'ya lavanta ihracıyla uğraşırsa ne denir bilmem, ama bizim prodüktörler bundan da öteye abesle uğraşarak Türk halkına kendi kültürü dışında olumsuz yaveler sunmaya devam ediyorlar...

«... Hiç bir prodüktör işini tasfiye edemez. Zira o takdirde yuvarlanan kar topu gibi senelerdir tehir edilen vergi mükellefiyetleri karşısına heyula gibi dikilecektir... On senedir çalışan hiç bir müessese işini yüzünün akıyla durduramaz. Onun işini tasfiye için tek çıkar yol, olsa olsa iyi hazırlanmış bir iflas masası olabilir. Filmciliğimizin dışı başkalarını, içi ise prodüktörün kendini yakan zavallı bir oyundur.»

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 1. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir