Türkan Şoray 24 Yaşında



Viski dolu 24 bardak ellerde havaya kalktı. İnce ve olgun bir ses, «Türkan Hanımın 24'üncü yaş günü şerefine içelim!» diye bağırdı, tik yudumlar alındıktan sonra alkışlar yükseldi. 24 davetlinin bulunduğu masanın bir ucunda oturan siyah saçlı kadın, üzerinde 24 mum yanan üç katlı beyaz pastanın önünde ayağa kalktı, önce nefes aldı, sonra bütün gücüyle üfledi. 24 mumun 23'ü söndü. Bir mum, inat ediyor, bir türlü sönmüyordu. «Acaba kimin mumu? Yatsıya kadar değil, ama akşama kadar yanmak istiyor!» diye uzun boylu bir erkek espri yaptı. Sonuncu mumun sönmesinden sonra masada bulunan davetlilerle birlikte masaya sığamayıp da çiçekli bahçeye taşanlar, hep birlikte, gülerek, sevinerek alkışladılar. Türkan Şoray'ın kahverengi gözlerinin pınarlarında «hakiki» göz yaşlan birikti. Ağzını açmak, konuşmak istedi. Davetliler bunu fark ettiler. İçlerinden birisi: «Sısssss!» diye hafifçe ikazda bulundu. Tam bir sessizlik hasıl oldu. Türkan Şoray, 24'üncü yaşma bastığı dakikalarda 24 davetliye şöyle hitap etti:





- «Benim için bu toplantı bir sürpriz oldu. Bir saat öncesine kadar burada, bu şekilde yeni yaşıma girişimin kutlanacağını bilmiyordum. Onun için iş elbisesiyle, bu basma entarimle karşınıza çıktığım için özür dilerim. Yeni bir yaşıma daha girişim anında, lütfedip birlikte bulunuşunuz için teşekkür ederim. Bu anda çok mutluyum, hepinizin de mutlu olmasını dilerim.»

Yine alkış sesleri duyuldu. Türkan Şoray masaya oturdu. Uzatılan bıçakla pastayı kesti. Sağ yanındaki Münevver Köseoğlu'na uzattı. İkinci pastayı da son çalıştığı filmin prodüktörü Murat Köseoğlu'na verdi. Sonra da karşılıklı tebrik ve öpüşme törenlerinden sonra ortancalar, güller, hammelleri içindeki Acar Film Stüdyosu bahçesinde, Türkan Şoray'ın çevirmekte olduğu «AYŞEM» filminin meşhur şarkısı, Zeki Müren ve Hikmet Karagözlü (Hanım) nün sesinden perde perde yükselmeye başladı:





Türkan Şoray 24’üncü yaş gününde üç bardak viski içti. Bir börek, yarım dilim pasta ve havyarlı francala yedi. Sigara içmek adeti olmadığı halde yaş günü dolayısıyla (gayet heyecanlıydı) 5 tane filitreli sigara içti.

- «SES mecmuası okurlarına bir demeç verir misiniz?» sorusuna karşı, göğsü heyecandan kalkıp inerek, yavaş yavaş konuştu:

- «Hepsinin yeni yaşımda beni daha çok sevmelerini temenni ederim. Şu anda çok sevinçliyim, çok mutluyum. Onların da mutlu olmalarını isterim,» dedi...

- «Peki yeni bir yaşa girdiğiniz şu anda hissettiğiniz şeyler?»





- «İçimde bir hüzün var. Yanlış anlaşılmasın. Daha dün, bu sinema dünyasında 16 - 17 yaşlarında, tecrübesiz bir genç kızdım. Bir anda 7-8 yılın birden geçmesine üzülüyorum. adeta bir asır yaşamış gibiyim. Çok şey öğrendim. Bundan sonra daha şuurlu, daha faydalı, Türk sinemasına daha yararlı olarak çalışacağım. Evlensem de oyunculuğu bırakmayacağım. Seyircilerim beni daima, böyle, bu şekilde severse tabii...»

Bu sözlerini söylerken, son cümlede gülümsedi ve işaret parmağını büküp masaya vurdu: «Nazar değmesin» manasında...





SES adına Türkan Şoray'ı tebrik edip ayrılırken gönderilen çiçeklere ve hediyelere de bakmayı ihmal etmedik. Suzan Avcı bir parfüm, Murat Soydan, Ali Şen, Melih Üstüngör ve Nejat Saydam'ın eşleri birer buket çiçek göndermişlerdi. Murat Köseoğlu ise birkaç çiçek buketi vermiş, stüdyo personeli de «bu mutlu güne» çiçekle katılmıştı. Asıl ilgi çekici hareketi Türkan Şoray'ın kapıcısı Müslim Ertur'un ufak oğlu yaptı: Kendi gündeliklerinden Türkan ablasına bir kolonya getirdi.





24'üncü yaş gününde Turgut Demirağ da bulundu. Prodüktör Demirağ da viski içerek, masanın öbür ucundan tebrik cümlesi söyleyerek bu törene katıldı. Demirağ gelince bütün davetlilerin aklına Rüçhan Adlı geldi. Acaba şu anda o nerelerdeydi? Gelen çiçekler arsında onun çiçeği yoktu, hediyesi yoktu. Türkan Şoray bizi uğurlarken: «Asıl hediyeler eve geldi. Ama eve gitmiyorum. Bu gece bir arkadaşta kalacağım,» dedi. Biz de «nice senelere» deyip matbaanın yolunu tuttuk.

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 28. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir