Uğur Güçlü’nün İlk Filmi



Kamera çalışmaya başladığı zaman Zeynep Hanım'ın Kurtuluştaki ahşap konağında, sinek uçsa duyulurdu. Makinanın monoton tıkırtısı, rejisör Ülkü Erakalın'ın direktifiyle başlamıştı. Yedi projektörün, üstüne çevrildiği genç adam, çatık kaşları ve sert bakışlarıyla sarı saçlı, şımarık kıza doğru yürüdü, «40 yaşındaki bir koca, eğer sevmeyi, aşkı biliyorsa, genç karısına, herhangi bir delikanlıdan daha fazla mutluluk verebilir,» dedi.





Bir moda mankeni gibi frapan giyimli, sarı saçlı kızın gözlerinden iri yaşlar kırmızı yanaklarına yuvarlandı, «Seni seviyorum hayatım!» dedi ve kollarını uzun boylu, kır saçlı erkeğin boynuna doladı. «Seninle o kadar doluyum ki, ayrı kaldığımız zaman kendimi kimsesiz bir dünyada, yetim ve öksüz gibi görüyorum.»

Olgun erkekle genç karısı bir an birbirlerine baktılar ve sonra sevgi dolu, aşk dolu hareketlerle dudaklarını birleştirdiler.





- «Stop!» sesi, sessizliği yırttı. İki sevgili karı-koca, SES 1968 Sinema Artisti yarışması birincisi Uğur Güçlü ile SES 1967 birincisi Sezer Güvenirgil, kollarını indirip ayrıldılar.

Rejisörü Erakalın, «Tebrik ederim Uğur! Uğurlu ve hayırlı olsun sinema hayatın!» diye bağırdı. Birkaç dostu bu ilk sahneyi alkışladı ve tam bu sırada kameranın arkasında bu sahneyi seyreden kahverengi gözlü, bir balerin, elindeki çiçek buketini Uğur Güçlü'ye uzattı; «Daima güçlü bir aktör olman temennisiyle,» dedi. Önce ellerini birbirine uzattılar, sonra birbirlerini yanaklarından öptüler.





Nil Kutval, kendisi gibi 1968 SES Sinema Artisti Yarışması birincisi olan Uğur Güçlü'ye, ilk filminin ilk sahnesinde başarılar dilemek için gelmişti.

«İki birinci», aynı mecmua yoluyla sinemaya geçmenin, aynı iş kolunda çalışmanın verdiği yakınlıkla uzun uzun konuştular. Uğur Güçlü'nün,





Sezer Güvenirgil ve Pazar dergisi, Güzellik Yarışması'nda «Sinema Güzeli» seçilen Zeynep Aksu ile çevirdiği «Acı Yıllar», Duygu film firmasıyla Sarıkaya film firmasının «co - production» olarak yaptıkları bir filmdi. «Acı Yıllar» da gene SES mecmuası yoluyla yerli sinemaya geçmiş olan küçük artist «Ömercik» de oynadığına göre, Sezer Güvenirgil ve Uğur Güçlü ile birlikte, «Üç SES artisti» aynı filmde yan yana oynamış oluyor. Bu mutlu tesadüf şerefine öğlen tatilinde köpüklü şaraplar açıldı ve bardaklar, «Şerefe, saadete, mutluluğa,» kalktı.





Öğleden sonra, akşama kadar. Uğur Güçlü'nün ilk filmindeki ilk gün çalışmalarını izledik. Asistan Zühal Üstüntaş, «Çok istidatlı bir artist namzedi,» diye fikrini belirtti ve «Bir yeni oyuncunun Ülkü Erakalın ile işe başlaması talih sayılır. Çünkü, Ülkü yumuşak, rahat ve oyuncuyu istediği atmosfere, hiç sinirlenmeden, sokan rejisörlerin başında gelir,» dedi.



Gerçekten, set arasındaki dinlenmelerde konuştuğumuz Uğur Güçlü, «Sinemaya bu kadar çabuk ve kolay uyacağımı sanmıyor, korkuyordum. Ülkü Erakalın sayesinde korkum dağıldı, kendime güven geldi. Başarmanın sevinci içindeyim,» diyor, Uğur Güçlü'nün bu sözlerini dinleyen Nil Kutval şunları söylüyordu: «Ben de yakında Arzu Film firmasında bir balerinin hayatını anlatan fime başlıyorum. Ama benim heyecanım henüz geçmedi!»



Bu arada rejisör Ülkü Erakalın bize film hakkında bilgi verdi:

- «Uğur Güçlü'nün, filmde, ilk sevgilisi Zeynep Aksu. Ondan bir çocuğu olur: Ömercik... Fakat Uğur, Zeynep'i terk edip gittiği için çocuğu olduğunu bilmez. Ömercik, gazete satarak annesine bakar. Uğur, zengin bir kız olan Sezer Güvenirgil ile evlenir. Fakat, Zeynep'in halini gören Sezer, ona karşı merhamet duyar, ikisinin arasından, intihar ederek, çekilir.»

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 23. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir