Vasfi Uçaroğlu ile Berkant Barıştı

Geçen hafta sah günü bir İstanbul gazetesinde çıkan ilan, müzikle uzaktan, yakından ilgilenenlerin dikkatlerinden kaçmadı. Yerli müzik dünyasında bomba gibi patlayan bu ilanda aynen şunlar yazılıydı:

«Vasfi Uçaroğlu’ndan duyuru: Berkant’ın, orkestramızla ilişiği kalmamıştır. İlgililere duyurulur.

Vasfi Uçaroğlu ve Arkadaşları.»





Berkant'ın son zamanlardaki başarı grafiğini iyi bilenler için bu sonuç hani beklenmiyor değildi. Ama buna rağmen iki yıldan beri, birbirlerine çok şey kazandırmış olan Berkant ile Uçaroğlu’nun ayrılığı gene de uzak bir ihtimal olarak düşünülüyordu. Çünkü bu ayrılık bir bakıma, etin tırnaktan ayrılması gibi bir şey olurdu... Gerçekten, Berkant, Vasfi Uçaroğlu topluluğuna katıldıktan sonra tanınmaya başlamıştı. Vasfi Uçaroğlu'nun imkanları da Berkant’m kendilerine katılmasıyla artmış, serilen topluluklar arasında başı çekmeye başlamıştı. Durum böyleyken nasıl olurdu da et, tırnaktan ayrılırdı?

SES, «Geceleri gündüz olanlar» için erken denecek saatte, ertesi gün Uçaroğlu'nun evine gitti. Kapıyı bize Vasfi Uçaroğlu açtı. «Baba» nasıl olmuştu da bu kadar erken kalkmıştı?



- «Bugün kadınlar matinesi var da, onun için erken kalktık,» diyerek bu merakımızı giderdi. Gözleri şiş şişti.

Yorgundu, üzgündü. Gözlerini duvardaki bir fotoğrafa dikti ve, «Berkant meselesi değil mi?» dedi. Ve biz daha «evet,» demeden anlatmaya başladı:

- «Defalarca, belki bin kere içkiyi bırakmasını söyledim. Hayatını düzene sokmasını, sokmadığı takdirde başına nelerin gelebileceğini anlattım. 25 yıldan beri baget sallıyorum, kolay değil. Bunca yıllık tecrübemi onunla paylaşmak istedim. Ama dinlemedi. İçkisine de, kızlarla arkadaşlığa da devam etti. Alkolsüz bir Berkant, pırlantadan farksızdır. Gel gelelim, içki içince adeta bambaşka bir insan oluveriyor. Ağzına içkinin damlasını değdirdi mi, şişelerin ardı arkası kesilmiyor. Artık toplumun malı olan, evli, çocuk sahibi bir şöhret niçin kötü hallere düşsün? Kanını zehirleyecek kadar alkol almak gerçek bir sanatçıya hiç yakışmıyor. İçki yüzünden önceleri işe geç gelen Berkant, zamanla hiç gelmemeye başladı. Ve sonunda bu geminin böyle yürümeyeceğini anladım ve o ilanı gazetelere vermeye mecbur oldum. Mesele işte bu...»



Müzisyenlerin «Baba» diye çağırdıkları Vasfi Uçaroğlu’na sorduk: «Ya Berkant içki içmeyeceğine ve hayatını düzene sokacağına dair söz verirse...»

Daha sorumuzu tamamlamadan cevabı yapıştırdı: «Eğer bütün bunlar için söz verirse, Berkant’a orkestramda çalışması için son bir şans daha tanıyabilirim. Ama bundan sonra içkinin damlası yok.»

Uçaroğlu'ndan sonra Berkant'la konuştuk. Hastaneden yeni taburcu edilmişti. O da çok üzgündü. Her şeye yeniden başlamak ister gibi bir hali vardı. Son olaylar onu adeta yıkmıştı. Pişman olmuştu, ama acaba son pişmanlık para edecek miydi?





- «Sinirlerim çok bozuldu. O kadar yıprandım ki. Evimde doğru dürüst yemek bile yiyemiyorum. Orası, burası derken pusulayı şaşırdık galiba. Beş gün kadar Amerikan Hastanesinde tedavi gördüm. Şimdi çok iyiyim. Fakat Vasfi Uçaroğlu orkestrasının gazetedeki ilanı yıktı beni. Nasıl olur?.... Nasıl olur?...»

O gün Vasfi Uçaroğlu, Lunapark gazinosuna, kadınlar matinesine gidecekti. Uçaroğlu’nun ayrılma kararından sonra gazinodaki ilanlardan Berkant'ın adı karalanmıştı. Uçaroğlu halkın karşısına başka bir solistle çıkacaktı. İzmir'den acele olarak getirilen Atınç, Berkant’ın yerini alacaktı.

Berkant’a saat tam 13.00'te gazinoda olmasını tembihledik. İtiraz etmedi. Kadere boyun eğer gibi bir hali vardı. Emrivaki yapacak, bu iki şöhretin arasındaki buzlan eritecektik.



Biz Lunapark gazinosuna gittiğimiz zaman Vasfi Uçaroğlu oradaydı. «Berkant’ la da görüştünüz mü?» dedi. Uçaroğlu'nun bu sorusuna cevap vermedik.

Tam 13.00’te bulunduğumuz odanın kapısı vuruldu. Bu beklediğimiz misafirdi.

Kapı açılıp da eşikte Berkant gözükünce odayı korkunç bir sessizliktir kapladı. Kimse konuşmuyor, hatta nefes bile almıyordu. Sessizliği ilk bozan Berkant oldu. Ağır ağır Uçaroğlu'nun yanına yaklaştı. Bitkindi. «Babacığım, bundan sonra içkiye paydos. Damlası bile yok... Hayatım, son derece düzenli olacak. Göreceksin. Hem bu sözü istersen SES okuyucuları önünde yazılı olarak vereyim sana.»

Berkant'ın bu sözleri üzerine Vasfi tıpkı bir baba gibi onu iki yanağından öptü. «Öyleyse,» dedi. «Ben de bu şartlar altında seninle yeniden çalışmaya başlayacağıma dair söz veriyorum.»



Sonra SES okuyucularına barıştıklarını yazılı olarak bildirdiler ve baba - oğul yeniden kucaklaştılar.

Biraz sonra, Lunapark gazinosunda kadınlar matinesinde spikerin şu anonsu duyulacaktı:

«Berkant, evet hepinizin sevgilisi Berkant, Vasfi Uçaroğlu orkestrası eşliğinde bugünden itibaren yeniden huzurlarınızda...»

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 15. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir