Zavallı Belmondo Mutsuz mu?




Belmondo’nun çok sevdiği eşi Elodie ile çocuklarını bırakıp Ursula Andress’le müşterek bir hayat yaşamaya başladığı günden bu yana iki yıla yakın bir zaman geçti. Belmondo’yu tanıyanlar, onun gibi dünyaya metelik vermeyen, güler yüzlü ve neşeli mizaçlı birinin, Ursula gibi son derece haris, paradan ve şöhretten başka hiç bir şey düşünmeyen bir kadınla nasıl olup da anlaşabildiğine akıl erdiremiyorlar. Önceleri ikisinin aralarındaki bu yakınlığın, gelip geçici, biraz da çocukça bir heves olduğu sanılmıştı. Ama şimdi herkes, «Zavallı Belmondo! Kaderde dişi bir kaplanın pençeleri arasında can çekişmek de varmış!» diyor.






Belmondo ile yakınlık kurduğundan bugüne, Ursula’da birçok önemli değişiklikler oldu. Akıllan durduracak derecede yüksek para karşılığında film çeviriyor, bu paralarla evler, apartmanlar satın alıyor, kendi adına mağazalar açıyor, nakit parasını da İsviçre’nin en büyük altı bankasına dağıtıyor. Bu arada da karşısına çıkan para kazanma fırsatlarım kaçırmayıp, en iyi şekilde değerlendiriyor. Gerekirse mecmualar için yan çıplak poz veriyor, gerekirse, parasını büyük iş adamlarıyla birlikte işleterek büyük yatırımlara giriyor.






Bütün bunların yanı başında Belmondo, yine bildiğimiz o eski Belmondo. Üzerinde mavi bir blucin, sırtında kırmızı bir gömlek, ağzında da Fransa’nın en harcı alem sigaralarından Gauloise izmariti. Eğer çalışmıyorsa, sabahtan akşama kadar uzandığı yerde kah spor mecmuaları okuyor, kah uyuyor. Arkadaşlarının arasında neşeli bir insan olarak bilinen Belmondo, kendi kendineyken dünyanın en melankolik, en içine kapanık insanı oluyor. Ancak akşamleyin Ursula geldiği zaman uzandığı yerden kalkıp tıraş oluyor, sonra da beraberce bir yere yemeye gidiyorlar.






İşin tuhafı Belmondo’nun bu yeni hayatından hala sıkılmamış olması. Kendine mahsus yürüyüşü, ani hareketleri, önü açık ve etekleri rüzgarda uçuşan ceketiyle Fransız beyazperdesinin bu sevimli fakat serseri ruhlu aktörü son günlerde bu özelliklerinin birçoğunu kaybetmiş durumda. Kendisi, «Beyazperdede seyircinin sevgisini kazanmak pek zor bir şey değil,» diyor. «Biraz atlayıp zıplamak, güzel kızları görünce sarılıp öpmek, sırası gelince de pis pis sırıtmak bir kahraman haline gelmek için yetiyor da, artıyor bile… Asıl zor olanı gerçek hayat… Hayat insanı ya terbiye ediyor, ya da bambaşka bir insan yapıp bırakıveriyor.»






1,83 boyunda, 79 kilo ağırlığında, yeşil gözlü, yelken kulaklı ve masum bakışlı bu 34 yaşındaki adam belki de eşi Elodie ile iki çocuğunu terk etmenin pişmanlığı içinde… Ama onu filim setinde arkadaşlarıyla şakalaşırken görenler, hiç de pişman olmuş bir insana benzetemiyorlar. Belmondo, arkadaşları arasındayken yine eskisi gibi şakacı, yine eskisi gibi cana yakın. Mesela geçenlerde Ursula’nın perukasını gizlice oturduğu iskemlenin arkasına bağladığını anlatıyorlar. Ursula ayağa kalkınca iskemleye bağlı olan perukası, başından sıyrılmış. Bütün orada bulunanlar da kahkahadan kırılmışlar. Belmondo bir keresinde de rejisörünün ceplerine spagetti doldurmuş, Jeanne Moreau’nun da ensesinden içeri su tabancası sıkmış.



Rejisör Jean Luc Goddard’a plajda tuzak kurup kumlara yuvarlayan da Belmondo, Catherine Spaak’ı elindeki hortumla tepeden tırnağa ıslatan gene o. Dünyaya metelik vermez gibi görünüyor, herkesin kendi hayatını yaşamaya hakkı olduğunu söyleyip durur. Onun bu halini görenler, sanki 34 yaşında koca bir adam değil de, henüz 12 – 13 yaşlarında bir çocuk olduğunu sanırlar.

Hislerini ne kadar saklamaya çalışırsa çalışsın, yakınları Belmondo’nun karısı Elodie’yi unutamadığı fikrindeler, «insan, on üç yıldan beri bir arada bulunduğu, çeşitli hatıraları bulunan aynı hayatı paylaştığı bir kadını kolay kolay unutamaz,» diyorlar.






Belmondo, Elodie’ye rastladığı zaman 21 yaşındaydı. Uzun yıllar beraber yaşamışlar, ancak ikinci çocuklan dünyaya geldikten sonra evlenmişlerdi. Aslında Belmondo, Elodie’ye aşık değildi, beraberlikten doğan bir arkadaşlığın zamanla meydana getirdiği bir şefkat ve sevgiyle doluydu. Ama Ursula ile olan ilişkileri öyle olmadı: Onu gördüğü anda her şeyi unuttuğunu sanmış, yıldırımla vurulmuşçasına aşık olmuştu. Ailesini ve çocuklarını kurtarmak için bu sevgiden sıyrılmaya çok gayret sarf etmişse de bunda muvaffak olamamıştı.



Şimdi Belmondo ne olacak? Birçokları, ikisi arasında ne aşk, ne de menfaat bağlan kaldığını söylüyorlar. Benliklerini saran ihtirastan kurtuldukları gün, Belmondo’nun bu dişi kaplanın pençeleri altında can çekişmesi sona erecek. Ama, bilinmez, ne zaman?

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1967 TARİHLİ 29. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir