Ahmet Mekin Hakkında



Hava çok güzeldi. 'Bu mevsimde böyle hava zor bulunur' diyerek Ahmet Mekin'le Küçükçekmece'de sahile indik. Konuşurken, yazarken kolay oluyor, bakın mesela şimdi 'sahile indik' deyiveriyoruz. Halbuki o gün sahile inene kadar neler çektik, neler... 500-600 metrelik yolu adım başında bir selam, adım başında iki çift kelam ederek tamamı tamamına bir buçuk saatte aldık... Tabii ayaklarımıza da karasular indi!...

Resimler çekildikten sonra hemen yanı başımızdaki derenin kenarına oturduk ve dereden, tepeden konuşmaya başladık. Daha doğrusu önce dereden, sonra yedi tepeli İstanbul'dan konuştuk.





Ahmet Mekin İstanbul'u çok seviyor, ama gürültüsünden de nefret ediyor. Onun için «Ne içindeyim zamanın, ne de büsbütün dışında» diyen adaşı Ahmet Hamdi Tanpınar gibi İstanbul'a ancak işi olduğu zamanlar iniyor ve işi biter bitmez de kendini tekrar Küçükçekmece'ye atıyor. Önümüzde akıp giden dere gerçekten kemer köprüleri, arada bir geçen küçük balıkçı tekneleri, sahile sıralanmış gazinoları ile, çok güzel bir yer...

Dönerken sözü sinemaya getirdik... Ve neler neler öğrendik... Sinemaseverlerin bir jön ve «iyi, güçlü bir oyuncu» olarak tanıdığı Mekin, bundan böyle artık beyazperdede jön olarak görünmemeye karar vermiş. Karakter oynayacakmış. Sebebini soralım dedim.





- «Türk sinemasının bir kaidesi var,» diye anlatmaya başladı. «Jön oynadınız mı bir, iki klişe tipi canlandırıyorsunuz o kadar. Bu klişelerin içine girmeye mecbursunuz. Çünkü senaryolar hep bu tiplere göre yazılıyor. Ama, sizin tipiniz bu klişeye uymuyormuş, bunu düşünen bile yok... Şimdi bana bakın, ben jön oynarsam on filmin dokuzunda sevgilisinin karşısında ter döken, romantik, duygulu bir tipi canlandıracağım. Benim böyle rollere gideceğime aklınız yatıyor mu? Ama gelin de bunu filmcilerimize anlatın...



Seyirci perdede gördüğü insanla onun yaptığı işler, söylediği laflar arasında bağlantı kuramıyor. Bu da jönün aleyhine oluyor tabii. Bütün filim boyunca yırtınıp oyununuzla senaryodan gelen aksaklığı gidermeye çalışıyorsunuz, ama olmuyor. Bir yerde sırıtıyor. Onun için ben, jönlükten vaz geçtim. Bundan sonra jön değilim artık... Daha doğrusu, şöyle diyeyim: Bundan sonra Ahmet Mekin Türk sinemasının, meşhur deyimi ile bir karakter oyuncusudur. Tipime uygun jön rolü de oynarım, ama asıl çizgim, asıl yerim 'karakter'dir...»

Her gün bir, iki «kaçış» haberinin duyulduğu Yeşilçam'a bu defa mutlu bir haber geliyordu. Aliye Rona, Erol Taş, Kadir Savun gibi güçlü karakter oyuncularına bir isim daha eklenmişti: Ahmet Mekin...

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 11. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir