Cüneyt Arkın Kadın Kılığında



- «Vallahül azim şok yahşi bir haanıım. Ben de ne yapıp yapıp alajayim bu hanımı... Şu selvi endama bak şu libasa bak, hele hele şu lepiska saçlara bak!...»

Beyrut'un Continental Otelinin geniş salonunda oturan sakallı şeyh tutturmuştu. Tam karşısında oturan kadınlı erkekli grubun içindeki uzun boylu, geniş omuzlu, üçgen vücutlu sarışın kadına gözlerini dikmiş ve sonunda, «babası tutmuş Araplar gibi,» dövünmeye başlamıştı. Yanındakiler adamın dikkatini başka tarafa çevirmeye çalıştılar ama nafile... İri gözlerini devire devire karşıya masaya bakan Arap sonunda «Ya Allah» deyip ayağa fırladı ve o tarafa doğru hamle et... «Hamle etti» diyecektik ama olmadı. Zavallı yarı yolda benzini bitmiş araba gibi kalakaldı. Elinde bir dosya taşıyan sert bakışlı, sert tavırlı bir genç kız, «Sükuuuut» diye bağırmış ve holde birbiriyle konuşan herkes bu emirle «sus - pus» olmuştu.





Arap şeyhi hiç bir şeyin farkında değildi... Aslında otelin holünde toplanmış olan kadınlı erkekli kalabalık, başrollerinde Cüneyt Arkın, Sabah, Hülya Darcan ve Sait Mugrabi'nin oynadığı «Beş Ateşli Kadın» filmi için bir araya gelmişlerdi. Sakallı Arap'ın hayran olduğu o lepiska saçlı, selvi endamlı dilber ise Cüneyt Arkın'dan başkası değildi... Evet vurdulu - kırdılı filmlerin değişmez adamı Cüneyt Arkın... Bu filmde Cüneyt Arkın, Murat isimli bir polisi canlandırıyor ve kadınlardan müteşekkil bir çeteyi yakalamak için de kadın kılığına giriyordu.





Bu film için Lübnan'a giden Cüneyt Arkın'ı Beyrut havaalanında prodüktör Şerif Vahit, rejisör Faruk Agrama ve filmin senaristi (aynı zamanda filmin baş rollerinden birini oynuyor) Sait Mugrabi karşıladılar. Tabii son günlerde Türkiye ve Türklerle pek sıkı fıkı, pek içli dışlı oluveren Tarub da hava alanına gelmiş ve Cüneyt Arkın'a «Hoşgeldin» demişti.

O gece filmin prodüktörü bütün yıldızlar şerefine Beyrut'un meşhur Türk lokantasında bir yemek verdi. Cüneyt Arkın yemeğe biraz geç gelmiş ve bu arada gazetecilerin sorularını cevaplandırıp resim çektirmişti.





Ertesi sabah bütün ekip otelin holüne indi... Cüneyt Arkın'a, SES Sinema Artisti Yarışması üçüncüsü Hülya Darcan'a ve diğer artistlere neler yapacakları uzun uzun izah edildi. Provalar yapıldı ve rejisörün «Yallah» emriyle kamera çalışmaya başladı... İlk planın çekimi biter bitmez Cüneyt Arkın bu çekilen sahnenin «reklam filmi» olduğunu öğrenince pek şaşırdı. Yanlarına gelen Tarub, «Burada bu filme çok önem veriyorlar. Bu sahneleri hemen banyo edip bütün sinemalarda gösterecekler,» dedi. Bu sırada verilen kısa bir fasıladan faydalanan Cüneyt Arkın'la Hülya Darcan bir köşeye çekilip fısıl fısıl konuşmaya başladılar. Hülya, yapma «ben» ine kadar tam bir kadın kılığına girmiş olan Cüneyt Arkın'a hayranlıkla bakarken, o da, «şimdiye kadar filmlerimde çeşitli kılığa girdim ama hiç biri bu rol kadar zor gelmedi. Kadın olmak ne zormuş,» diyordu.

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 21. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir